Arkeoloji🌐Salamis Deniz Savaşı

Salamis Deniz Savaşı MÖ 480 – 479

Salamis Deniz Savaşı MÖ 480 – 479

Salamis Deniz Savaşı; Marathon muharebesinden on yıl sonra, 480 yılında, savaş doruk noktasına ulaştı. Darius 486 yılında ölmüş, yerine oğullarından biri, Kserkses geçmişti. Bu kral değişikliğini Doğu despotluklarına özgü iç karışıklıklar izledi. Mısır ve Babil’deki tehlikeli ayaklanmaları Kserkses bastırdı. Ayrıca, Avrupa Greklerinin inatçı ve yaban bir düşman olduklarını biliyor ve özenle yeni bir sefer hazırlıyordu.

Kserkses’in Fikri

Filosuna hareket özgürlüğü kazandırmak ve Athos burnu yakınlarında batma tehlikesini önlemek amacıyla, Kserkses, yarımadayı anakaraya bağlayan Akte kıstağında bir kanal açtırdı. Mısırlı ve Fenikeli uzmanlar tarafından hünerli bir şekilde açılan kanal öylesine genişti ki, iki büyük savaş gemisi karşılıklı geçebilirlerdi. Trakya’da yiyecek ve silah gereksinimleri için ambarlar yaptırıldı, buralara hayvan ve yem gönderildi.
Trakya ırmakları, hatta Hellepontos boğazı üzerine dubalı köprüler yapıldı.

Kserkses’in Ordusu

Kserkses birkaç yıl ordu topladı, toplananlara bir kışla haline gelen Kapadokya’da özel eğitim uygulandı. “Geçmişin bütün seferleri bir araya getirilse, bu bir tek seferin yanında lafı bile edilmez,” diye yazıyor Herodotos
Perslerin yaptığı hazırlıklar, Grek kentlerini düşmana karşı ortak savunma yapmak konusunda anlaşmaya zorlamıştı.

Kentlerin Kînî

Daha önce de belirttiğimiz gibi, siyasal birliğin bulunmaması Greklerin zayıf yanıydı. Her kentin kendi çıkarları vardı. Hepsi birbirinin yakın komşusu olan Sparta ve Argos, Atina ve Aigina, Boiotia’nın Thespiai, Plataia ve Thebai kentleri birbirlerine karşılıklı kin duyuyorlardı. Argos, Thesselia ve Thebai devletleri yansız kalmaya can atıyorlar ve ayakta kalabilmek için Persleri desteklemeye hazır gibi görünüyorlardı.

Toprak ve Su

Herodotos’a göre, “Pers kralına toprak ve su vermeye razı olanlar barbarlardan bir kötülük görmeyeceklerine güveniyorlardı; içleri rahattı; toprak ve su vermeye razı olmayanlar ise korku içindeydiler; Hellas’ta istilacının darbesini karşılayacak sayıda gemi yoktu, hepsi savaşa katılmak istemiyordu, ama Medlere boyun eğmeye hazırdılar.

Birlikler ve İttifaklar

Themistokles’in yönettiği Atinalılar, birliğin en ateşli savunucusu oldular.
Sparta’nın yönetici sınıfı, demokrat Atina’dan iğrenmesine karşın, birleşmenin gerekliliğinin bilincindeydi, çünkü Spartalılar deniz yönünden gelecek bir Pers istilasına karşı koyacak durumda değildiler. Öteki Grek devletleri de bir savunma ittifakı kurdular. 481 yılı güzünde, Atina, Sparta, Aigina, Euboia ve öteki devletlerin temsilcileri Kıstak’ta (Korinthos Kıstağı) Poseidon tapınağında toplandılar ve yeni Konfederasyon’a sadık kalacaklarına and içtiler. İlk panhellenik örgüt girişiminde bulunan otuz devlet bu Konfederasyon’a üye olmuştu.

Evrensel Barış

Müttefik kent devletleri arasında evrensel barış ilan edildi, aynı zamanda politik suçlular için af çıkartıldı. Hepsinin kabul ettiği askerî üstünlüğü nedeniyle, kara ve deniz güçlerinin komutanlığı Sparta’ya verildi. 480 yılı güzünde, Mardonios’un yolunu izleyen Persler, bazıları Trakya kıyılarını izleyerek karadan, kimileri denizden, Hellas’a doğru harekete geçtiler: Herodotos, Kserkses’in asker sayısını düpedüz abartıyor.

Ordunun İnanılmaz Gücü

Ona inanacak olursak, sadece piyade sınıfının toplam sayısı 1.700.000’di, ordunun tüm gücüne gelince, tayfalarıyla hizmetkârlarıyla, kadınlarıyla, vb. birlikte toplam olarak 5.287.320 kişiydi. Filo 1.207 gemiden oluşuyordu. Oysa, birçok çağdaş tarihçi, Kserkses’in Asya’dan 260.000 savaşçıdan daha fazlasını gönderemeyeceğini ileri sürüyorlar. Ne olursa olsun, çağı için, hem düşünce hem de kapsamı bakımından olağanüstü bir girişimdi: Persler, Asurlular, Libyalılar, Araplar, Hintliler ve daha birçok ulus hep birlikte küçük Hellas’ın üzerine çullandılar.

Tempe geçidi

Savaşın başlangıcı Grekler için bir felaket oldu. Her şeyden önce kendi devletlerinin derdine düştükleri için, ortak hareketi düzenlemeyi beceremediler ve düşmanı sıradağların oluşturduğu doğal engellerde durduramadılar. Müttefik birlikleri ilkin Persleri karşılamak için Thesselia’da ilerlemişler ve Olympos ve Ossa (bugünkü Kissavos) dağları arasında Tempe geçidini işgal etmişlerdi.

Thesselia’da moral durumu iyi olmadığı için, Spartalı komutanlık bu durumu pek güvenilir bulmadı ve Grek ordusu doğrudan doğruya, Orta Hellas’ı Peloponnesos’tan ayıran Kıstak’ın oluşturduğu üçüncü engele çekildi. Thesselia verimli topraklarıyla düşmanın eline geçti. Orta Hellas’ın kapısı olan Thermopylai (Termopil) geçidini, çekirdeğini Kral Leonidas’ın komuta ettiği 300 Sparta askerînin oluşturduğu küçük bir müfreze savunuyordu.

Gizli Düşman

Söylenceye göre, yerli bir hain Persleri dağ patikalarından Grek hatlarının arkasına götürdü. Spartiat müfrezesi cesaretle savaştı ve başlarında Kral Leonidas olmak üzere hepsi öldü. Kendi kaderleriyle baş başa bırakılmış olan Orta Hellas da Persler tarafından talan edildi. Kserkses, ordusunun başında Boiotia ve Attika’yı işgal etti, acımaksızın yakıp yıktı. Yalnızca, düşman tarafına geçmiş olan Makedonya Kralı Alexandros’un buyruğu üzerine Perslerden yana davranan Boiotia kentleri kurtuldular.

Fatihler, Atina tapınaklarını yağma edip, Akropolis’e sığınmış olan insanları kılıçtan geçirdikten sonra kenti yaktılar. Attika’nın eli silah tutan bütün erkekleri kara ordusu ve donanmada askere alınmış ve kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve köleler Salamin adasına gönderilmişti. Bu kritik anda Hellas’ı donanma kurtardı. Thermopylai Savaşı sırasında, Leonidas’ın birliğini yandan koruyan Grek donanması, Pers donanmasını Artemision burnu yakınlarında bozguna uğratarak önemli bir başarı kazanmıştı.

Donanma

Donanma, Orta Hellas’ın boşaltılması üzerine Salamin adasına doğru çekildi. Spartalılar donanmanın Salamin adasından ayrılıp, Peloponnesos’u savunmakla görevli müttefik kara ordularının bulunduğu Kıstak’a gelmesi için diretiyorlardı. Ayrıca, Pers ordusunun daha ileriye geçmemesi için Kıstak’a enlemesine alelacele sur yapımına başlandı. Ama Atinalılar için böyle bir geri çekilme ülkelerinin terk edilmesi anlamına geliyordu. Atina donanmasının (Grek donanmasının yarısından fazlası) başkomutanı Themistokles’in ısrarı üzerine Perslerle Salamin boğazında savaşa girmeye karar verdi.

Salamis zaferi, Grekleri, birleştirdiği zaman Persleri yalnızca topraklarından kovmakla kalmayıp, aynı zamanda, son zaferi kazanıncaya kadar savaşı sürdürebileceklerine inandırdı. Öte yandan, o sırada, Syracusa tiranı Gelon, Perslerin müttefikleri Kartacalıları Sicilya’da Himera yakınlarında bozguna uğratmıştı.

Bu nedenle, Mardonios 479 yılında tekrar Attika’ya girdiği zaman, Grek ordusu korkusuzca saldırıya geçmek üzere Kıstak’taki mevzilerinden ayrıldı. Sparta kral naibi Pausanias’ın komuta ettiği 50.000 kişilik (Herodotos’a göre 110.000’e yakın) müttefik ordusu, Attika’da, Atina yoluna hâkim olan Kithairon dağının yamaçlarında yeni mevziler ele geçirdi. Dkdkkdkdd Mardonios, Boiotia’ya geri çekilmek zorunda kaldı, ama geri çekilmeden önce Attika’yı bir kez daha yakıp yıktı. Geniş Boiotia ovasında süvarilerini dilediği gibi kullanmak niyetiyle, Plataia yakınlarında ordugâh kurdu. Orada, Plataia önlerinde, bu savaşın en büyük muharebesi yapıldı. Marathon’da olduğu gibi, Grek ağır falanjlarının üstünlüğü burada da kendini hissettirdi.

Atinalılar tahkim edilmiş ordugâhı ele geçirirken, düşmanın üzerine sarsılmaz bir duvar gibi yürüyen Spartalılar ünlerini kanıtlıyorlardı. Mardonios da çarpışmada öldü, bunun üzerine Pers ordusu kurtuluşu kaçmakta buldu. Bundan sonra sıra Mardonios’a destek vermiş olan Thebai’ye geldi; nihayet, müttefikler, düşmanın arkasından Thesselia’ya girdiler. Söylenceye göre, sadece satrap Artabazos’un komuta ettiği küçük bir grup Makedonya ve Trakya’ya kaçmayı başardı. Böylece bütün anakara Hellas’ı kurtarılmış oldu.

Bu sırada, Grek donanması Persleri Ege Denizinden kovuyordu. Aynı 479 yılı yazında, düşman donanmasının toplanma noktası Mykale burnu (Kuşadası’nın güneyinde) yakınlarında bir deniz savaşı oldu. Greklerin karşısına çıkmaya cesaret edemeyen Persler gemilerini kıyıya çekmişti. Sparta Kralı Leotykhidas ile Atinalı Ksanthippos’un (Perikles’in babası) komuta ettiği Grek donanması birliklerini karaya çıkardı, Pers mevzilerini kuşattı ve denize açılmayı göze alamayan gemilerini yaktı. Bu zafer, bir dönüm noktası olmuştu..


.mehmet-aslan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu